Sınır Ötesi İşlemler
Türkiye’ye ve yükselen pazarlara 2005 yılı başından beri giren yabancı doğrudan yatırım ciddi boyutta artmış durumdadır. Rakamlar Türkiye’ye olan yatırım miktarının $200 milyarı aştığını göstermektedir. Bu yatırımlar yabancı şirketlerin ve/veya özel sermaye fonlarının Türk şirketleriyle yeni ortaklıklar kurma, onları satın alma ya da çoğunluk veya azınlık hisselerine ortak olma şeklinde ya da özelleştirmeler yoluyla kamu hisselerini satın alma yoluyla gerçekleşmiştir. Türkiye’ye ve yükselen pazarlara giren yabancı doğrudan yatırımın çoğu ortaklıklar kurma veya satın alma şeklinde İngiltere, AB, ABD, Orta Doğu, Rusya ve son dönemlerde Asya kaynaklıdır.
Şu an artık şüphe yok ki giderek artan sayıda yabancı şirket ve finansal yatırımcı Türkiye’yi önde gelen nihai yüksek büyüme vadeden Pazar olarak görmekte ve ilgilerini artırmaktadırlar. Yıllık olarak 10-15 milyar dolar arasında giriş olacağını tahmin etmekteyiz. Yükselen Pazarlara ise bu rakamın misliyle gireceğini bekliyoruz.
Bugün Türkiye ve yükselen pazar ekonomileri belirsizliklere karşı çok daha dayanıklı hale gelmiştir.
Ancak durum böyle olsa da, tüm bu ortaklık ve satın alma operasyonlarının, küçük veya büyük şirket diye ayırdetmeden ve bu tür işlerin zorluklarını da bilerek son derece özenle ve dikkatlice ele alınması gerekir. Bu tür işlemler aslında teoride dünyanın her yerinde standart olsa da, yatırımcıların farkında olması gereken çok sayıda yerel, kültürel ve çevresel unsuru içerir. Bu farkındalık ve bilgi seviyesi doğru kombinasyonda uzmanların yatırım yapılan şirketin yönetim kuruluna atanması ile artırılabilir. Bu uzman kişilerden en az birinin tüm bu yatırım değer zincirinin global ve yerel tüm unsurlarını ve her aşamasını çok iyi bilen, çok deneyimli bir Türk profesyonel olması çok önemlidir. Yalnızca ortaklık kurulum sonrası yönetim kuruluna atanmanın ötesinde, daha due diligence’ın başında ve/veya ortaklık anlaşması hazırlanmasında ve müzakereleri sırasında söz konusu uzmanların göreve getirilmeleri, bu tür ortaklıkların başarılı olmalarında büyük fark yaratır.
Geri
Şu an artık şüphe yok ki giderek artan sayıda yabancı şirket ve finansal yatırımcı Türkiye’yi önde gelen nihai yüksek büyüme vadeden Pazar olarak görmekte ve ilgilerini artırmaktadırlar. Yıllık olarak 10-15 milyar dolar arasında giriş olacağını tahmin etmekteyiz. Yükselen Pazarlara ise bu rakamın misliyle gireceğini bekliyoruz.
Bugün Türkiye ve yükselen pazar ekonomileri belirsizliklere karşı çok daha dayanıklı hale gelmiştir.
Ancak durum böyle olsa da, tüm bu ortaklık ve satın alma operasyonlarının, küçük veya büyük şirket diye ayırdetmeden ve bu tür işlerin zorluklarını da bilerek son derece özenle ve dikkatlice ele alınması gerekir. Bu tür işlemler aslında teoride dünyanın her yerinde standart olsa da, yatırımcıların farkında olması gereken çok sayıda yerel, kültürel ve çevresel unsuru içerir. Bu farkındalık ve bilgi seviyesi doğru kombinasyonda uzmanların yatırım yapılan şirketin yönetim kuruluna atanması ile artırılabilir. Bu uzman kişilerden en az birinin tüm bu yatırım değer zincirinin global ve yerel tüm unsurlarını ve her aşamasını çok iyi bilen, çok deneyimli bir Türk profesyonel olması çok önemlidir. Yalnızca ortaklık kurulum sonrası yönetim kuruluna atanmanın ötesinde, daha due diligence’ın başında ve/veya ortaklık anlaşması hazırlanmasında ve müzakereleri sırasında söz konusu uzmanların göreve getirilmeleri, bu tür ortaklıkların başarılı olmalarında büyük fark yaratır.